Stres faktörleri ömrümüzün artık şimdi yerinde bulunmaya başladı ve insanların bu gerilim durumlarıyla baş edememesi hem toplumsal tıpkı vakitte ferdî olarak bizleri olumsuz istikamette etkilemeye başladı. Hayatta meydana gelen bir hayli olumsuz olayları denetim edemiyor ve değiştiremiyoruz. Lakin gerilim faktörleri karşısında kendi reaksiyonlarımızı ve ruhsal durumlarımızı denetim edebiliriz. Bu yazıda gerilimle baş edebilme hünerleri üzerine okuyucuya bilgi vermek amaçlanmıştır.
İnsanlar hayatta rastgele bir olumsuz olay yaşadığında bu duruma farklı reaksiyonlar vermektedir. Bu reaksiyonları olgun ve olgun olmayan reaksiyonlar olarak ikiye ayırabiliriz. Olgun olan reaksiyonları kişinin rastgele bir gerilim karşısında verdiği yapan reaksiyonlar olarak tanımlayabiliriz. Örneğin, imtihandan makûs not aldığında ağlama krizlerine girmek yerine daha optimum bir seviyede üzülüp, ‘’Bu hayatımın sonu değil, dünyada tek makûs not alan kişi ben değilim daha sonraki imtihanlara odaklanacağım.’’ halinde reaksiyon vermek gerilim karşısında verilen olgun bir reaksiyondur. Olgun olmayan reaksiyonları ise kişinin rastgele bir gerilim karşısında verdiği yıkıcı reaksiyonlar olarak tanımlayabiliriz. Örneğin, işten kovulan birinin ağır depresyona girmesi ya da alkol alımı, çok yemek yeme, süratli araç kullanma, meskene kapanma üzere birtakım aksiyona vurumları gerilim karşısında verilen olumsuz ve yıkıcı reaksiyonlardır. Olumsuz ve yıkıcı yansıların temelinde kişinin fonksiyonelliğinin bozulması, ortasında bulunulan durumun şahsa ziyan vermesi ve ruhsal manada bir çöküntüye sebep olması yatar. Gerilim karşısında geçmişte ya da bugünde nasıl reaksiyon verdiğinizi zihninizde taramaya çalışın. Sizin gerilim karşısında verdiğiniz reaksiyonlar olgun- yapan yansılar mi yoksa olgun olmayan yıkıcı reaksiyonlar mi?
Stres karşısında olumsuz – yıkıcı reaksiyonlar veren bireylerin benzeri özelliklerinden biri, ‘’Bunu yalnızca ben yaşıyorum, bu durum benim başıma geliyor, bu yaşadığım gerilimli durum niye benim başıma geliyor.’’ üzere kanılara sahip olmasıdır. Gerilim faktörlerini ve benzeri durumları aslında şimdi herkes yaşamaktadır fakat kişinin bu gerilimli durumu yalnızca kendisi yaşıyormuş üzere hissetmesi gerilime vereceği yansıyı olumsuz istikamette etkilemektedir. ‘’Bu durum her insanın başına gelebilir, eminim bunu dünyada yalnızca ben hayatıyorum.’’ niyeti gerilime vereceğiniz reaksiyonları epeyce daha olumlu istikamete çevirecektir.
Stresle Baş Edebilme Hüneri Nasıl Kazanılır?
1- Gerilime olumlu reaksiyon verebilen insanların ortak özelliklerinden biri de yaşadığı olumsuz durumları espriye dökebilme hünerleridir. Örneğin, yere düştüğünde öfkelenmek, sonlanmak, rezil oldum diye düşünmek yerine bunu espriye döküp gülebilme hali. Gerilimli durumların espriye hatta dalga geçilebilir bir duruma dönüştürebilen kişi için can sıkıcı olaylar kişinin zihninde hayli daha küçülür ve üstesinden gelme hissini hissetmesini sağlar.
2- Gerilimle baş edebilme kapasitemizi zayıflatan değerli etkenlerden biri de kişinin hayatış olduğu olumsuz durum üzerine uzun müddet sorgulama teşebbüsüdür. Hayatta çoğunlukla gerilimli durumlar yaşarız ve her birini uzun uzun sorgulamak kişinin gerilime karşı dayanıklılığını zayıflatır. Örneğin, işten kovulan birinin haftalarca yahut aylarca ‘’niçin kovuldum, nerede yanlış yaptım, benim hatam neydi, neleri eksik yaptım?’’ biçiminde ki sorgulamaları yaşanan olumsuz olayın tesirlerini kişi üzerinde daha kalıcı bulunmasınayol açar. Şayet gerilim karşısında sağlam olmak istiyorsak uzun müddetli sorgulamalardan kaçınarak önümüze bakmaya devam etmeliyiz.
3- bir hayli kişi için acı yaşanılmaması gereken bir histir. Lakin hayatın ortasında olmak her duyguyu yaşamak demektir. İnsanların büyük çoğunluğu olumsuz hislerden kaçınmak için efor gösterir, daima olumlu his ve hislerle hayata devam etmeyi istekler. Bu fikir sistemi şahısların gerilim karşısında zayıf hissetmesine sebep olur. Bireylerin ‘’Hayata yalnızca memnun olmaya ya da uygun hissetmeye gelmedim ömrün ortasındayım ötürüsıyla olumlu hisleri hissettiğim üzere olumsuz hisleri da hissedeceğim.’’ biçimindeki fikri onları gerilim karşısında fazlaca daha kuvvetli kılar. çoğunlukla uygun hissetmeye çalışan ve bunun için büyük gayret harcayan şahısların olumsuz olayların karşısındaki toleransı düşüktür. Her duyguyu yaşamanın olağan olduğunu içselleştirmiş şahısların negatif olaylara daha yapan yansılar verdiği görülmektedir. Unutulmamalıdır ki her acı hem de ortasında gelişimi barındırır. ötürüsıyla hayatta yaşadığımız gerilimli durumlar aslında bizi daha olgun bir yapıya gdolayır.
4- Hayatta hedefi olan ve gayeleri doğrultusunda yaşayan şahısların gerilim karşısında daha kuvvetli olduğu görülmektedir. Uzun devirli emeli olamayan şahısların, daha fazlaca günlük yaşayan bireylerin gerilimden çok daha fazla etkilenmeleri kelam konusudur. Bu sebeple gerilimle baş edebilme maharetini arttırmanın bir yolu da hayatta kalıcı emeller edinebilmektedir. Örneğin, ‘’Hayatta başarılı bir meslek elde edeceğim.’’ demek uzun periyotlu bir gayedir ve kişi bu emele giden yolda bir fazlaca aksiliklerle karşılaşacağının farkındadır.
5- Nizamlı bir hayat üslubuna sahip olmak daha az gerilimli ömür olaylarına sahip olmayı ve gerilim karşısında daha güçlü olmayı sağlar. herkesin kendisine ilişkin bir hayat şekli ve sistemi vardır. Kişinin tüm insani gereksinimlerini nizamlı bir biçimde karşılaması, kişiyi acıya karşı ruhsal olarak korumaktadır. Örneğin, belli saatlerde uyumak ve uyanmak, makul saatlerde yiyip-içme, makul gün ya da saatlerde dinlenmek ve toplumsallaşmak. Tertipli bir hayat usulüne sahip olmak kişiyi ruhsal olarak güçlendirir ve gerilimli durumlara karşı daha yapan reaksiyonlar vermesine imkan sağlar.
6- İçinde bulunmuş olduğumuz insan bağları gerilimle müsabaka sıklığımızı belirleyen kıymetli ögelerden biridir. Kişinin aile alakaları, toplumsal alakaları, iş omurundaki bağlantıları olumsuz biçimde şekillenmiş ise bu durum kişinin daha fazlaca gerilimle müsabakası manasına gelmektedir. Daha epey gerilimle karşı karşıya gelmek ise kişinin gerilim karşısındaki dayanıklılığını azaltır. Bu sebeple negatif istikamette şekillenmiş olan münasebetlere son vermek ya da hudut koymak, kişinin ömründe daha az gerilim yaşamasına imkan sağlar. Berbat münasebetlerin bilakis âlâ ilgiler ise kişinin gerilim karşısında ki gücünü arttırır ve yıkıcı değil tersine yapan yansılar vermesini sağlar. İnsan olarak hepimiz toplumsal varlıklarız ötürüsıyla güzel ilgiler ortasında olmak hayatımızı ve ruhsal yapımızı olumlu istikamette şekillendiren kıymetli etmenler içinde yer almaktadır.
Psikoterapi ile Gerilimle Baş Edebilme Becerisi
Günlük ömründe çoğunlukla gerilimle karşı karşıya kalan ve gerilim durumlarıyla baş etmekte zorluk yaşayan şahıslara psikoterapi önerilmektedir. Psikoloğun uygulayacağı özel çalışma teknikleri ile kişi gerilimle baş edebilme marifetini süreç ortasında kazanılabilmektedir. Terapiye gelen danışanın muhtaçlığına nazaran çalışma tekniklerinin uygulanması danışan için değerlidir. kimi vakit kişinin gerilimle baş etme hünerinin önündeki pürüzlerden biri de geçmişte hayatış olduğu travmalardan kaynaklanmaktadır. Kişinin travmaları iyileştirildikçe, gerilimle baş edebilme marifeti de artar. Terapist, psikoterapiye gelen danışanın detaylı hikayesini aldıktan daha sonra danışanın da onayı ile birlikte çalışma tekniklerini belirler ve süreç ortasında uygular. Psikoterapi müddeti danışandan danışana nazaran değişkenlik göstermektedir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte psikoterapi süreci daha uzun sürebilir lakin birtakım durumlarda kısa da sürebilir. Bu yüzden psikoterapi şahsa özeldir ve mühleti de bireye bakılırsa farklılık göstermektedir.
İnsanlar hayatta rastgele bir olumsuz olay yaşadığında bu duruma farklı reaksiyonlar vermektedir. Bu reaksiyonları olgun ve olgun olmayan reaksiyonlar olarak ikiye ayırabiliriz. Olgun olan reaksiyonları kişinin rastgele bir gerilim karşısında verdiği yapan reaksiyonlar olarak tanımlayabiliriz. Örneğin, imtihandan makûs not aldığında ağlama krizlerine girmek yerine daha optimum bir seviyede üzülüp, ‘’Bu hayatımın sonu değil, dünyada tek makûs not alan kişi ben değilim daha sonraki imtihanlara odaklanacağım.’’ halinde reaksiyon vermek gerilim karşısında verilen olgun bir reaksiyondur. Olgun olmayan reaksiyonları ise kişinin rastgele bir gerilim karşısında verdiği yıkıcı reaksiyonlar olarak tanımlayabiliriz. Örneğin, işten kovulan birinin ağır depresyona girmesi ya da alkol alımı, çok yemek yeme, süratli araç kullanma, meskene kapanma üzere birtakım aksiyona vurumları gerilim karşısında verilen olumsuz ve yıkıcı reaksiyonlardır. Olumsuz ve yıkıcı yansıların temelinde kişinin fonksiyonelliğinin bozulması, ortasında bulunulan durumun şahsa ziyan vermesi ve ruhsal manada bir çöküntüye sebep olması yatar. Gerilim karşısında geçmişte ya da bugünde nasıl reaksiyon verdiğinizi zihninizde taramaya çalışın. Sizin gerilim karşısında verdiğiniz reaksiyonlar olgun- yapan yansılar mi yoksa olgun olmayan yıkıcı reaksiyonlar mi?
Stres karşısında olumsuz – yıkıcı reaksiyonlar veren bireylerin benzeri özelliklerinden biri, ‘’Bunu yalnızca ben yaşıyorum, bu durum benim başıma geliyor, bu yaşadığım gerilimli durum niye benim başıma geliyor.’’ üzere kanılara sahip olmasıdır. Gerilim faktörlerini ve benzeri durumları aslında şimdi herkes yaşamaktadır fakat kişinin bu gerilimli durumu yalnızca kendisi yaşıyormuş üzere hissetmesi gerilime vereceği yansıyı olumsuz istikamette etkilemektedir. ‘’Bu durum her insanın başına gelebilir, eminim bunu dünyada yalnızca ben hayatıyorum.’’ niyeti gerilime vereceğiniz reaksiyonları epeyce daha olumlu istikamete çevirecektir.
Stresle Baş Edebilme Hüneri Nasıl Kazanılır?
1- Gerilime olumlu reaksiyon verebilen insanların ortak özelliklerinden biri de yaşadığı olumsuz durumları espriye dökebilme hünerleridir. Örneğin, yere düştüğünde öfkelenmek, sonlanmak, rezil oldum diye düşünmek yerine bunu espriye döküp gülebilme hali. Gerilimli durumların espriye hatta dalga geçilebilir bir duruma dönüştürebilen kişi için can sıkıcı olaylar kişinin zihninde hayli daha küçülür ve üstesinden gelme hissini hissetmesini sağlar.
2- Gerilimle baş edebilme kapasitemizi zayıflatan değerli etkenlerden biri de kişinin hayatış olduğu olumsuz durum üzerine uzun müddet sorgulama teşebbüsüdür. Hayatta çoğunlukla gerilimli durumlar yaşarız ve her birini uzun uzun sorgulamak kişinin gerilime karşı dayanıklılığını zayıflatır. Örneğin, işten kovulan birinin haftalarca yahut aylarca ‘’niçin kovuldum, nerede yanlış yaptım, benim hatam neydi, neleri eksik yaptım?’’ biçiminde ki sorgulamaları yaşanan olumsuz olayın tesirlerini kişi üzerinde daha kalıcı bulunmasınayol açar. Şayet gerilim karşısında sağlam olmak istiyorsak uzun müddetli sorgulamalardan kaçınarak önümüze bakmaya devam etmeliyiz.
3- bir hayli kişi için acı yaşanılmaması gereken bir histir. Lakin hayatın ortasında olmak her duyguyu yaşamak demektir. İnsanların büyük çoğunluğu olumsuz hislerden kaçınmak için efor gösterir, daima olumlu his ve hislerle hayata devam etmeyi istekler. Bu fikir sistemi şahısların gerilim karşısında zayıf hissetmesine sebep olur. Bireylerin ‘’Hayata yalnızca memnun olmaya ya da uygun hissetmeye gelmedim ömrün ortasındayım ötürüsıyla olumlu hisleri hissettiğim üzere olumsuz hisleri da hissedeceğim.’’ biçimindeki fikri onları gerilim karşısında fazlaca daha kuvvetli kılar. çoğunlukla uygun hissetmeye çalışan ve bunun için büyük gayret harcayan şahısların olumsuz olayların karşısındaki toleransı düşüktür. Her duyguyu yaşamanın olağan olduğunu içselleştirmiş şahısların negatif olaylara daha yapan yansılar verdiği görülmektedir. Unutulmamalıdır ki her acı hem de ortasında gelişimi barındırır. ötürüsıyla hayatta yaşadığımız gerilimli durumlar aslında bizi daha olgun bir yapıya gdolayır.
4- Hayatta hedefi olan ve gayeleri doğrultusunda yaşayan şahısların gerilim karşısında daha kuvvetli olduğu görülmektedir. Uzun devirli emeli olamayan şahısların, daha fazlaca günlük yaşayan bireylerin gerilimden çok daha fazla etkilenmeleri kelam konusudur. Bu sebeple gerilimle baş edebilme maharetini arttırmanın bir yolu da hayatta kalıcı emeller edinebilmektedir. Örneğin, ‘’Hayatta başarılı bir meslek elde edeceğim.’’ demek uzun periyotlu bir gayedir ve kişi bu emele giden yolda bir fazlaca aksiliklerle karşılaşacağının farkındadır.
5- Nizamlı bir hayat üslubuna sahip olmak daha az gerilimli ömür olaylarına sahip olmayı ve gerilim karşısında daha güçlü olmayı sağlar. herkesin kendisine ilişkin bir hayat şekli ve sistemi vardır. Kişinin tüm insani gereksinimlerini nizamlı bir biçimde karşılaması, kişiyi acıya karşı ruhsal olarak korumaktadır. Örneğin, belli saatlerde uyumak ve uyanmak, makul saatlerde yiyip-içme, makul gün ya da saatlerde dinlenmek ve toplumsallaşmak. Tertipli bir hayat usulüne sahip olmak kişiyi ruhsal olarak güçlendirir ve gerilimli durumlara karşı daha yapan reaksiyonlar vermesine imkan sağlar.
6- İçinde bulunmuş olduğumuz insan bağları gerilimle müsabaka sıklığımızı belirleyen kıymetli ögelerden biridir. Kişinin aile alakaları, toplumsal alakaları, iş omurundaki bağlantıları olumsuz biçimde şekillenmiş ise bu durum kişinin daha fazlaca gerilimle müsabakası manasına gelmektedir. Daha epey gerilimle karşı karşıya gelmek ise kişinin gerilim karşısındaki dayanıklılığını azaltır. Bu sebeple negatif istikamette şekillenmiş olan münasebetlere son vermek ya da hudut koymak, kişinin ömründe daha az gerilim yaşamasına imkan sağlar. Berbat münasebetlerin bilakis âlâ ilgiler ise kişinin gerilim karşısında ki gücünü arttırır ve yıkıcı değil tersine yapan yansılar vermesini sağlar. İnsan olarak hepimiz toplumsal varlıklarız ötürüsıyla güzel ilgiler ortasında olmak hayatımızı ve ruhsal yapımızı olumlu istikamette şekillendiren kıymetli etmenler içinde yer almaktadır.
Psikoterapi ile Gerilimle Baş Edebilme Becerisi
Günlük ömründe çoğunlukla gerilimle karşı karşıya kalan ve gerilim durumlarıyla baş etmekte zorluk yaşayan şahıslara psikoterapi önerilmektedir. Psikoloğun uygulayacağı özel çalışma teknikleri ile kişi gerilimle baş edebilme marifetini süreç ortasında kazanılabilmektedir. Terapiye gelen danışanın muhtaçlığına nazaran çalışma tekniklerinin uygulanması danışan için değerlidir. kimi vakit kişinin gerilimle baş etme hünerinin önündeki pürüzlerden biri de geçmişte hayatış olduğu travmalardan kaynaklanmaktadır. Kişinin travmaları iyileştirildikçe, gerilimle baş edebilme marifeti de artar. Terapist, psikoterapiye gelen danışanın detaylı hikayesini aldıktan daha sonra danışanın da onayı ile birlikte çalışma tekniklerini belirler ve süreç ortasında uygular. Psikoterapi müddeti danışandan danışana nazaran değişkenlik göstermektedir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte psikoterapi süreci daha uzun sürebilir lakin birtakım durumlarda kısa da sürebilir. Bu yüzden psikoterapi şahsa özeldir ve mühleti de bireye bakılırsa farklılık göstermektedir.