Mikrosefali bebekler ne yapamaz ?

Aylin

New member
Mikrosefaliyle Yaşamak: Bir Forum Hikâyesi

Merhaba arkadaşlar,

Bugün size yeğenim Mert’in hikâyesini paylaşmak istiyorum. Onun dünyası bizimkinden biraz farklı, biraz daha sessiz, biraz daha sabırla örülmüş bir dünya… Mikrosefali teşhisi konulduğunda Mert henüz üç aylıktı. Doktorun dudaklarından dökülen o kelimeyi ilk duyduğumuzda herkesin dünyası bir anda değişti. Ama en çok da, annesi Elif ile babası Can’ın.

---

Bir Teşhisin Ardından: Sessizlik ve Çaresizlik

Elif, odaya kapanıp uzun süre sessiz kaldı. O sessizlikte ne kadar çok duygu vardı: korku, suçluluk, endişe, belirsizlik... Can ise hemen araştırmaya koyuldu. Bilgisayarın başında, sabahlara kadar makaleler, videolar, uzman görüşleri. Bir çözüm bulabileceğine inanıyordu.

Elif ağlarken Can strateji kuruyordu. “Özel terapilere mi başlamalıyız? Beyin gelişimini destekleyen takviyeler işe yarar mı?” gibi sorularla doluydu aklı. Elif ise Mert’in ellerini tutup fısıldıyordu:

“Sen varsın ya, bana yeter.”

İşte o anda iki farklı dünyanın yaklaşımı netleşti. Can sonuç odaklıydı; Elif ise varoluş odaklı.

---

Mikrosefali Bebekler Ne Yapamaz? Gerçeklerin Gölgesinde Umut

Mikrosefali bebekler, çoğu zaman motor becerilerde ve zihinsel gelişimde gecikmeler yaşar. Bazıları başlarını dik tutmakta, emeklemekte ya da konuşmakta zorlanır. Bazılarıysa duyu algılarında farklılık gösterir — dokunmaya aşırı hassasiyet, yüksek seslere tepki vermeme gibi.

Mert de bu çocuklardan biriydi. Bir yaşına geldiğinde hâlâ başını tam dik tutamıyor, göz teması kurmakta zorlanıyordu. Doktor, “Bazı şeyleri hiç yapamayabilir,” dediğinde Can dişlerini sıktı, Elif’inse gözlerinden yaşlar süzüldü.

Ama sonra bir gün, küçük bir mucize oldu. Mert, Elif’in saçını tutup ilk kez gülümsedi. O an, Elif için bütün “yapamaz”ların anlamı silindi. Çünkü o gülüş, bir annenin evreniydi.

---

Babaların Mantığı, Annelerin Kalbi

Can, o günden sonra Mert’in hayatını planlamak için kolları sıvadı. Fizyoterapi seanslarını düzenledi, haftalık rutinler hazırladı. Her gün belirli saatlerde egzersiz, müzik, oyun.

Elif ise terapiden sonra Mert’le kucağında şarkılar söyledi. “Rutin” kelimesini değil “bağ kurmak” kelimesini seviyordu.

Bir akşam Elif, Can’a döndü:

— “Belki de her şeyi ölçmeye çalışmamalıyız. Bazen sadece hissetmek yeter.”

Can bir süre sustu, sonra başını salladı:

— “Ama hislerle bir gelecek inşa edemem, Elif.”

— “O zaman ben hislerle bugünü yaşayayım, sen planlarla yarını kur. Belki ikisi birleşince Mert’in dünyasında bir kapı açılır.”

Ve gerçekten öyle oldu. Can’ın stratejik disipliniyle Elif’in duygusal sezgisi birleştiğinde, Mert daha fazla tepki vermeye başladı.

---

Bir Günün Hikâyesi: Sessiz Zafer

O sabah güneş perdeden süzülürken Mert’in minik parmakları hareket etti. Elif fark etti hemen. “Bak, Can! Hareket ediyor!”

Can koştu, cep telefonuna kaydetti. Ama o anın anlamı, sadece kas hareketi değildi; sabrın, inancın, emeğin karşılığıydı.

Mikrosefali bebekler bazı şeyleri yapamaz evet — koşamazlar, konuşmaları geç olabilir, bazen yürümeyebilirler. Ama bu, onların hissetmediği anlamına gelmez. Onlar da gülüşleriyle sevinci, sessizlikleriyle huzuru anlatabilir.

Can, o gün akşam defterine şunu yazdı:

“Bazen çözüm, çözüm aramamakta gizli.”

---

Forumda Paylaşım: Bir Babadan Diğer Babaya

Bu hikâyeyi forumda paylaştığımda, başka babalar yazdı.

“Ben de aynı süreçteyim.”

“Ben de oğluma her sabah hareket egzersizi yaptırıyorum.”

Ama aralarında bir mesaj farklıydı:

“Elif’in cümlesini aklıma kazıdım: ‘Bugünü yaşa.’ Teşekkür ederim.”

Elif bu mesajları okuduğunda gülümsedi. “Belki de bizim hikâyemiz sadece bize ait değil,” dedi. “Belki birçok aile için bir nefes.”

---

Gerçeklerle Yüzleşmek, Sevgiyle Kucaklamak

Mikrosefali bebekler bazen çevrelerindeki dünyayı anlamakta zorlanabilir. Ama sevgi, onların anlayabildiği en saf dildir.

Elif’in sabrı, Can’ın stratejisiyle birleştiğinde ortaya bir yaşam modeli çıktı. Mert belki koşamayacaktı ama yürüyemediği yerleri kalplerde adım adım gezebilecekti.

Mikrosefali bebekler neleri yapamaz sorusu, aslında “Biz onların yerine neleri öğrenebiliriz?” sorusuna dönüşmeliydi.

---

Son Söz: Yapamamak Değil, Farklı Yapmak

Bugün Mert dört yaşında. Konuşamıyor ama gözleriyle iletişim kuruyor. Kollarını açınca, kimin iyi niyetli olduğunu hissediyor.

Elif, “O konuşmasa da ben ne demek istediğini biliyorum,” diyor.

Can, “Artık planlarımı onun temposuna göre yapıyorum,” diye ekliyor.

Mikrosefali bebekler bazı şeyleri yapamaz; ama bize başka şeyler öğretebilirler:

sabretmeyi, küçük şeylere sevinmeyi, bir bakışın bir kelimeden daha anlamlı olabileceğini.

Ve forumun sonunda, her yeni ebeveynin kalbine şu cümle kazınıyor:

“Yapamamak bazen, başka bir şekilde yapabilmektir.”
 
Üst