Pasif beklenti nedir Piaget ?

celikci

Global Mod
Global Mod
🧠 “Pasif Beklenti Nedir Piaget?” – Bir Kahve Molasında Başlayan Zihin Fırtınası

Selam dostlar! ☕

Bugün ofiste kahve makinesi yine arızalandı, herkes sırada bekliyor… Ve işte o anda biri “Piaget’e göre pasif beklenti nedir biliyor musun?” diye sordu.

Bir anda sessizlik. Herkes birbirine baktı. Çünkü bir yanda felsefe kokan bir kavram, diğer yanda sabah kahvesine muhtaç bir insan topluluğu vardı.

Ben de dedim ki: “Bu forumda konuşalım bunu! Hem mizahla, hem mantıkla, hem de biraz Piaget sosuyla.”

---

📚 Pasif Beklenti Ne Ola ki? Piaget’e Giriş 101

Jean Piaget, çocukların nasıl düşündüğünü anlamaya ömrünü adamış İsviçreli bir dahi.

Ama “pasif beklenti” dediğimiz şey onun zekâsının en tatlı detaylarından biri.

Basitçe söyleyelim:

Pasif beklenti, bireyin (özellikle çocuğun) bir olayın sonucunu öngörmeden beklemesi, yani çevresini gözlemleyip öğrenmeye “hazır” ama “etkisiz” durumda olmasıdır.

Kısaca:

> “Bir şey olacak ama ne olacağını bilmiyorum, yine de bekliyorum.”

Bu, öğrenmenin başlangıç evresi gibidir.

Çocuk, çevreyi izler, sonuçları tartar, ama henüz müdahale etmez.

Tıpkı kahve makinesinin düzelmesini umutla bekleyen biz yetişkinler gibi…

---

👨‍💻 Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı: “Beklemek Yetmez, Plan Yap!”

Forumun erkek üyeleri bu konuda hemen harekete geçti.

Arda (bizim strateji uzmanı), şöyle yazdı:

> “Pasif beklenti iyi hoş ama ben aktif beklenti taraftarıyım. Beklerken plan yapılır, senaryolar hazırlanır. Çocuk bile Lego’sunu kurarken strateji geliştiriyor.”

Diğeri hemen ekledi:

> “Piaget’in bu teorisini iş dünyasına uyarlarsak, pasif beklenti = fırsat kaçırma!”

Onlara göre Piaget’in çocukları bile CEO gibi düşünmeliydi.

“Beklerken gözlemle, analiz et, veriyi topla” dediler.

Kısacası erkekler olaya çözüm odaklı ve stratejik yaklaştılar.

Pasif beklenti onlar için “hazırlık dönemi” değil, “stratejik geri çekilme” gibiydi.

Ama sonra foruma biri geldi, tüm bakış açısını değiştirdi…

---

💬 Kadınların Empatik Yorumu: “Pasif Beklenti, Kalbin Sessiz Öğrenmesidir.”

Elif, forumun duygusal sesi, mesajını paylaştı:

> “Piaget’in pasif beklenti dediği şey bana göre sabrın psikolojik hali. Çocuk çevresine güvenmeyi öğreniyor. Her şey hemen sonuç vermez, bazı şeyler beklerken büyür.”

Kadın üyeler bu noktada konuya farklı bir boyut kattı.

Onlara göre “pasif beklenti” bir ilişki biçimiydi.

Bir annenin çocuğunun kendi başına çözmesini izlediği an, bir arkadaşın konuşmadan teselli etmesi, bir sevgilinin sessizce anlaşılmayı beklemesi…

Hepsi pasif beklentiydi aslında.

Bir kullanıcı yazdı:

> “Bazen bir çocuğun öğrenmesi için konuşmamak gerekir. Çünkü sessizlikte anlam filizlenir.”

Forumun erkekleri “veri toplama” derken, kadınlar “duygusal alan tanıma” diyordu.

İki taraf da haklıydı, ama bakış açıları bambaşkaydı.

---

⚖ Piaget’in Gözünden Ortak Nokta

Piaget derdi ki:

> “Çocuk, dünyayı deneyimleyerek anlamlandırır. Ama önce gözlemlemeyi öğrenmelidir.”

Yani aslında pasif beklenti, aktif öğrenmenin kapısıdır.

Erkeklerin stratejisiyle kadınların empatisi birleştiğinde ortaya çıkan şey tam da bu.

Bir çocuk önce izler, bekler, anlam kurar; sonra hareket eder.

Tıpkı bizim forumdaki tartışma gibi: önce herkes okuyor, düşünüyor, sonra yorum yapıyor.

Bir kullanıcı mizahla karıştırıp şöyle yazdı:

> “Yani Piaget’e göre kahve makinesi bozulduğunda sinirlenmemek de öğrenme sürecinin bir parçası ha?”

> Ve forum kahkahaya boğuldu. ☕😂

---

💡 Modern Dünyada Pasif Beklenti: Dijital Çağın Piaget’si

Gelelim bugüne…

Pasif beklenti artık sadece çocukların değil, hepimizin içinde yaşadığı bir durum.

Bir mesajın “görülüyor” olmasına rağmen cevap gelmemesini beklemek, bir e-postaya dönüş ummak, hatta bir tweet’in kaç beğeni alacağını tahmin etmek…

Hepsi modern versiyonları.

Erkek kullanıcılar bu konuda hemen stratejik analizler yaptı:

> “Beklerken algoritmayı çözmeye çalışıyorum. Piaget olsa sosyal medyayı laboratuvar yapardı.”

Kadın kullanıcılar ise farklı bir pencere açtı:

> “Beklerken anlam arıyorum. Belki de pasif beklenti, insan ilişkilerinde sabrın dijital hali.”

İşte o anda forumda bir sessizlik oldu.

Herkes aynı şeyi fark etti:

> “Pasif beklenti, sadece Piaget’in çocuklarında değil, hepimizde hâlâ yaşıyor.”

---

🌙 Bir Forum Hikâyesi: “Bekleyen Beyin, Öğrenen Kalp”

Bir akşam, foruma yeni biri katıldı. Kullanıcı adı “ZamanınÇocuğu.”

O şöyle yazdı:

> “Benim oğlum yeni yürümeye başladı. Bir şeyi düşürdüğünde hemen kaldırmıyorum. Onu izliyorum. Deniyor, öğreniyor. İşte o an anladım, Piaget haklıymış: bazen hiçbir şey yapmamak, en büyük öğretidir.”

Bu mesaj, forumu birleştirdi.

Erkekler o ana “stratejik bekleme” dedi,

Kadınlar “duygusal olgunluk” diye yorumladı.

Ama herkes aynı fikirdeydi:

> Pasif beklenti, insanın öğrenme yolculuğundaki en doğal duraktır.

---

🎯 Sonuç: Piaget Kahve Makinesini Görseydi…

O gün, kahve makinesi sonunda düzeldi.

Ama biz çoktan başka bir şeyi demleyip içmiştik: düşünceyi.

Piaget’in “pasif beklenti” kavramı, sabırla gözlemlemenin, acele etmeden anlamanın önemini hatırlattı.

Erkekler hâlâ “bunu iş hayatına nasıl uyarlarız?” diye konuşuyordu.

Kadınlar ise “bunu çocuklarla, ilişkilerde nasıl yaşatırız?” diye.

Ve herkes kahkaha atarak aynı sonuca vardı:

> “Belki de en büyük aktiflik, bazen pasif kalabilmektir.”

---

💭 Forum Sorusu:

Sizce biz yetişkinler, Piaget’in çocuklarından ne kadar uzağız?

Hâlâ öğrenmek için bekliyor muyuz, yoksa beklemeyi bile unuttuk mu?

Hadi, düşüncelerinizi paylaşın — belki de bir sonraki “aktif” adım, burada başlar! 🌱
 
Üst