Toy etme nedir ?

Kaan

New member
Toy Etme: Bir Hikâye, Bir Kavram ve Bir Öğreti

Merhaba arkadaşlar! Bugün sizlerle, kulağımıza aşina olan ama çoğu zaman derin anlamını tam olarak kavrayamadığımız bir kavramı ele alacağım: Toy etme. Herkesin farklı deneyimlerinden şekillenen, hatta bazen gündelik yaşamımızda fark etmeden kullandığımız bir kavramdır. Ama bu kelimenin arkasında o kadar çok duygu, ilişki ve içsel mücadele var ki… Gelin, bu terimi ve onu daha iyi anlamamızı sağlayacak bir hikâyeyi birlikte keşfedelim.

Biraz önce derin bir nefes aldım ve düşündüm. Toy etme… Yaşamımızda bazen bu kelimenin anlamını öyle hissediyoruz ki, bizi duygusal olarak sarhoş ediyor. Çünkü bazen, duyduğumuz ya da yaptığımız şeyler, başkalarına ya da kendimize haksızlık yapmamıza neden olabilir. İşte tam da bu yüzden, konuyu biraz daha kişisel bir düzeyde keşfetmek istiyorum.

Beni takip edin, çünkü bu hikâye iki insanın, farklı bakış açılarıyla, toy etme kavramına dair ilişkilerini nasıl dönüştürdüğünü anlatacak.

Toy Etme Ne Demek?

Öncelikle, kelimenin anlamını netleştirelim. Toy etme, Türkçede bir kişinin ya da birinin başka birine karşı hoşgörüsüz, kırıcı ya da küçük düşürücü bir şekilde davranması, birine yeterince değer vermemesi anlamına gelir. Bu durum genellikle, duygusal ilişkilerde, özellikle arkadaşlıklar ve yakın bağlarda görülür. Aynı zamanda bir kişiyi göz ardı etme, dikkate almama ya da değerini küçümseme anlamı da taşır.

Bir kelimenin anlamını kavramak bazen zor olabilir, ancak bu hikâye üzerinden anlatmaya çalışacağımda, bu kelimenin hayatımızdaki izlerini daha kolay fark edeceksiniz.

Ali ve Elif: Toy Etme ve İlişkiler Üzerine Bir Hikâye

Ali ve Elif, yıllardır arkadaşlardı. Üniversiteden beri birbirlerinin en yakın sırdaşıydılar. Ancak zaman geçtikçe, aralarındaki ilişki biraz farklılaşmıştı. Ali, her şeyin net ve çözülmesi gereken bir sorun olduğunu düşünürken, Elif, duygusal bağların ve insanların kalbinin çok daha karmaşık ve hassas olduğunu savunuyordu. Bir gün, bir akşam yemeğinde, bir konu yüzünden tartışmaya başladılar.

Ali, Elif’in içinde bulunduğu duygusal bir durumu anlamadan ona çözüm önermeye başladı. "Elif, bu konuda çok takılıyorsun, hemen şunu yap, böyle çözebilirsin!" dedi. Elif, Ali’nin önerisini duyunca sessizleşti. “Ali, bazen çözüm istemiyorum, sadece anlamanı istiyorum,” dedi ama Ali, duygusal yönü göz ardı ederek, kendi stratejik çözümünü dayatmaya devam etti.

Elif, Ali’nin tavırlarından fazlasıyla kırılmıştı. Onun gözünde, Ali bir süre önce toy etmeye başlamıştı. Yani, onun duygularını, düşüncelerini, kararsızlıklarını hiç önemsemeden, yalnızca kendi bakış açısıyla hareket ediyordu. Ali, Elif’in bu duygusuna kayıtsız kalmaya devam ettikçe, Elif içindeki kırgınlıkla daha da uzaklaştı.

Bir gün, Elif kendine bir karar verdi. Ali’yi aradı, ancak sadece bir çözüm ya da öneri istemedi. Onu dinlemesini, gerçekten anlamasını istedi. Elif, “Ali, seninle her zaman çözüm konuşulmaz. Bazen birlikte yalnızca konuşmak, birinin yanında olmak gerekir” dedi.

Ali, şok oldu. Çünkü o, Elif’in üzülmesine neden olmasına rağmen, onu düzeltmeye çalışıyordu, ama sadece çözüm arıyordu. O an Ali fark etti: Toy etme kavramı ne kadar da derin ve duygusal bir anlam taşıyordu. Sadece stratejik düşünmek, insanları küçük düşürmeye, duygularını hiçe saymaya sebep olabilirdi. Elif’in gözünde toy etme, yalnızca başkalarının duygusal ihtiyaçlarına duyarsız kalmak, onları görmemekti.

Ali'nin Stratejik ve Çözüm Odaklı Bakışı: Sonuçları Anlamak

Ali, başlangıçta sadece pratik ve çözüm odaklıydı. Hayatını daha verimli ve mantıklı bir şekilde yönetmeye çalışıyordu. Elif'in duygusal dünyasında yaşanan iniş çıkışları çözmek, ona yardımcı olmak, bir çözüm önermekti; ancak bu yaklaşım, zamanla yanlış anlaşıldı. Ali’nin amacı, Elif’i korumak, ona yardımcı olmaktı, ama bu çözüm önerileri Elif’in duygusal ihtiyaçlarını göz ardı ediyordu.

Ali'nin bakış açısına göre, hayat bir sorun çözme süreciydi. Herkesin bir sorunu vardı ve bunu çözmek gerekiyordu. Ancak, Ali'nin çözüm odaklı yaklaşımı, Elif'in duygusal dünyasına dokunmamıştı. Ali, bu konuda bir hata yaptığını kabul etti ve Elif’e, ona yalnızca çözüm sunmakla kalmayıp, duygusal anlamda da destek olacağına dair söz verdi. Gerçekten, bazen duyguları çözümlemek değil, yalnızca dinlemek gerekir.

Elif'in Empatik ve İlişkisel Yaklaşımı: İnsan Olmanın Güzelliği

Elif, Ali'nin stratejik bakış açısını başta takdir etse de, her şeyin bir çözümü olmadığını, bazen duygusal anları anlamanın ve paylaşmanın yeterli olacağını düşündü. İnsanlar arasındaki ilişkiler, sadece başkalarının sorunlarını çözmekle değil, birbirini anlamakla güçlenir. Elif için, bazen çözüm aramak, karşısındakini toy etmek, duygusal ihtiyaçlarına kayıtsız kalmak demekti. Ali'nin onu anlamadığını düşündüğünde hissettiği o boşluk, ona bu kavramı öğretti.

Elif, Ali'yi üzmeden ve onu eleştirmeden, duygularını açıkça ifade etti. Ali’nin bu tavrına saygı gösterdi, ancak ona “Bazen birinin yanında olmak, ona çözümler sunmaktan çok daha değerli” dedi.

Sonuç: Toy Etme, Bir İnsanlık Durumu

Bu hikaye üzerinden de görebileceğimiz gibi, toy etme kelimesi yalnızca bir tavır ya da davranış değildir. Bir insanın duygusal dünyasına, değerlerine ve ihtiyaçlarına duyarsız kalmak, o kişinin içsel dünyasını ihmal etmek demektir. İster çözüm odaklı bir bakış açısına sahip olun, ister empatik bir yaklaşım benimseyin, insan olmanın güzelliği, başkalarını anlamakta, duygusal bağlar kurmakta yatar.

Peki, forumdaşlarım, sizce toy etme kavramı ilişkilerde nasıl bir yer tutuyor? Bu konuda benzer deneyimleriniz oldu mu? Hangi yaklaşımın daha sağlıklı olduğunu düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı duymak için sabırsızlanıyorum!
 
Üst